Evlilikte kadınların yaptığı sekiz hata…
İLK YILLAR EŞLERİN REKABETİ İLE GEÇİYOREvliliğin ilk yıllarında eşlerin birbirleriyle olan rekabetleri hiç bitmiyor. Bu süreçte her iki taraf da birbirlerine haklılıklarını kabul ettirmeye çalışıyor. Bir süre sonra sorun sadece “Kim haklı, kim haksız?”a dönüşüyor. İşin kötüsü bu haklılık savaşının kazananı olmuyor. Geniş ailelerde çiftlerin aile büyüklerinin müdahalelerine karşı nasıl ortak tutum sergileyeceklerini bilmiyor olmaları da sık karşılaşılan problemler arasında görülüyor. Karşılıklı konuşmayı ve dinlemeyi beceremeyen bir çiftin sorunlarını çözebilmesi mümkün görülmüyor.
ÇÖZÜM İÇİN EKİP RUHUYLA ÇALIŞMAK GEREKİYOR
Prof. Dr. Mehmet Sungur, “İlişkileri zor hale getiren tek başına kadınlar ve erkekler değildir. Sorun kadınlarla erkekler arasındaki ilişkinin kendisidir” diyor. Mutlu evliliklerde eşler sorun oluştuğunda karşılarına, mevcut sorunu alıyor ve çözmek için aynı tarafa geçip bir ekip ruhuyla çabalıyor. Buna karşın mutsuz evliliklerde eşler sorun oluştuğunda karşılarına birbirlerini alıyorlar. Sungur, evliliklerde en zor şeyin eşlerden birinin diğerini ne tamamen terk edip gidecek kadar kötü ne de tamamen adanıp kalacak kadar iyi görmesi olduğunu söylüyor.
ERKEKLER GÜCE, KADINLAR SEVGİYE ÖNEM VERİYOR
İlişkilerde erkekler; güç, rekabet ve başarıya önem verirken, kadınlar için sevgi, iletişim ve ilişki ön planda oluyor. Farklı ihtiyaçları olduğunu fark etmekte zorlanan kadın ve erkek, ilişkiye ancak kendi bildiklerini getirdikleri zaman beklenen tatmin gelmiyor. Prof. Dr. Mehmet Sungur, “Farklılık eşitliğe aykırı bir kavram olarak değerlendirilmemeli. Birbirimizden tamamen farklı ama hâlâ eşit olabiliriz” diyor.
ERKEKLER ANNELERİ İLE EŞLERİ ARASINDA HAKEM ROLÜ OYNUYORProf. Dr. Mehmet Sungur, “Bence aile büyüklerinin günümüz evliliklerinin gidişatında hem olumlu hem de olumsuz etkileri bulunuyor, en büyük sorun ise onların müdahalesi ile karşılaşan çiftlerin nasıl tepki vereceklerini bilemiyor olmaları” diyor. Bu süreçte erkekler, anneleri ile eşleri arasında gereksiz bir tampon rolü üstlenip bir çeşit hakemlik görevine soyundukları için hem yıpranıyor hem de hakemlikleri adil bulunmuyor. Bu nedenle evliliğe aday gençlerin birinin eşi olmadan önce kendileri olmayı öğrenmeleri ve ne isteyip ne istemediklerini bilmeleri gerekiyor.
Evlilikte kadınların hataları
– Başkalarının yanında eşlerini değersizleştirecek söylem ya da davranışlarda bulunma
– Sürekli geçmişi gündeme getirme (geçmişteki acılara şapka çıkarılmadığını düşündükleri için)
– Söylemlerini sık sık tekrarlamak (duyulmadığını düşünerek)
– Erkeklerin “Beni takdir etmiyor, sadece değiştirmeye çalışıyor” şeklinde düşünmelerini kolaylaştıracak davranışlarda bulunmak
– Suçlar tarzda konuşmak
– Eşlerinin cinselliğini değersizleştirmek
– Uzun uzun konuşup ana konuya gelememek
KADIN EN ÇOK SUSMAKTA ZORLANIYOR
Kadın en çok susmakta erkek ise duymak ve anlamakta zorlanıyor.
Erkeklerin ilişkideki hataları
– Eşlerine olan ilgilerini onların anlayacağı şekilde ifade edememek
– Sevgilerini ya da duygularını yeterince gösterememek
– İletişimi sağlayabilecek düzeyde konuşamamak
– Eşlerinin söylediklerini duyduklarına dair bir işaret ya da tepki göstermemek
– Empati yaparak anlamaya çalışmak yerine hızlı çözüm önerilerinde bulunmak
– Aşk yapmak yerine seks yapmayı tercih etmek
– Önemli günleri unutmak
– Eşinin anneliğini eleştirir tarzda konuşmak
– Kendi geniş ailesini eşinden daha çok önemsediğini dile getiren söylemlerde bulunmak
Hangi evlilikler daha başarılı?
– Farklılıklarla birlikte yaşamayı öğrenmiş
– İletişim becerileri olan
– Sorunların her evlilikte olabileceğini peşinen kabul ederek esas olanın birlikte sorun çözme becerileri geliştirmek olduğunu bilen
– Koşulsuz sevgi ve adanmışlığın egemen olduğu ailelerin çocukları uzun süreli ilişkileri daha iyi sürdürüyor.
ŞİDDET VE SADAKATSİZLİĞİ AFFETMEK ZOR
Kadın ve erkekler en çok şiddet ve sadakatsizliği affetmekte zorlanıyor.
Kadınlar değer görmek ve sevilmek istiyor
Kadınlar en çok kendilerine değer verildiğini, beğenildiklerini, dinlenip anlaşıldıklarını ve sevildiklerini görmek istiyor. Kadın erkeğin yaşadığı zorluğu anlamasını ve empati yapmasını beklerken erkek hızlı çözüm önerilerinde bulunmayı yeterli görüp “problem çözen tamirci” rolüne bürünüyor. Kadınlar ise duydukları çözüm önerilerinden çok duyulduklarını fark etmeyi, yaşadıkları zorlukların anlaşıldığını hissetmeyi arzuluyor.
Mutlu evliliğin olmazsa olmazları
– İyi iletişim
– Birlikte sorun çözme becerileri
– Bir taraftan “biz” olmaya çalışırken diğer taraftan “ben”leri koruyabilmek
– Ortak hedef ve amaçlar oluşturmak
– Güven duygusu verme
– Tahmin edilebilir ve tutarlı olma
– Hayallerini değil birlikte olduğu kişiyi tanıyıp sevme
– Rutin bir yaşamın içinde mutlu olabilmeyi becerebilme
YAZI DİZİSİ 2
Ödenen bedeller ödülleri aşınca evliliklerin sonu da geliyor
Evliliklerin ilk yıllarındaki rekabet; beraberinde öfke, tartışma ve karşılıklı suçlamaları getiriyor. İlerleyen yıllarda yaşanan yorgunluk ise umutsuzluk ve sessizliğe dönüşünce yabancılaşma başlıyor.
Kimse mutsuz olmak için evlenmiyor ama gelinen noktaya çözüm aranmayınca fatura evliliğe kesiliyor
Ne oluyor da evlilikler değişiyor? Romantik duygularla başlayan tüm ilişkilerin ilk döneminde ödüller
çok, bedeller az oluyor. Zamanın birbirine odaklı geçirildiği, duyulmak istenenlerin bolca işitildiği, ekonomik sıkıntıların göze çarpmadığı, hoş sürprizlerin yaşandığı, ağırlıklı olarak zevk ve doyum üzerine kurulu bu dönem “görme kusuru” olarak adlandırılıyor. Görme kusuru yaşayan kişi, karşısındaki insana sahip olmadığı özellikler atfedip onu istediği ya da hayal ettiği gibi görüyor.
Uluslararası Kognitif Terapiler Birliği Başkanı ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sungur, “Evlilik bu görme kusurunun tedavisidir” diyor ve devam ediyor: “Bu dönemde hayal edilen değil gerçekte olan görülmeye başlanıyor. Beklentileri farklı
olan iki ayrı insanın aynı evi ve rutin bir yaşamı paylaşmalarının getirdiği hayal kırıklıkları, geniş ailenin eşler üzerindeki baskıları, ekonomik güçlükler, ev işleri, evlilik dışı yaşam sorunlarının eve gelmesi, eşler arasındaki önceliklerin farklılığı, çocuk bakımının getirdiği güçlükler gibi bedeller çiftleri sarsıyor. İşin kötüsü her iki taraf da ödüllerin azalmasından birbirini sorumlu tutuyor. Basit bir ekonomi kuralı ile açıklamak gerekirse bedellerin ödülleri çok aştığı ve bu açığın kapanamayacağı duygusunun oluştuğu evlilikler tükeniyor.
EVLİLİK YORGUNU MUSUNUZ?
Evliliklerin ilk yıllarında eşlerin birbirlerini tanıma süreçlerinde karşılaştıkları sorunlarla ilerleyen yıllarında ortaya çıkan sorunlar daha farklı oluyor. İlk yıllarda çiftler birbirleriyle büyük rekabet içine giriyor. Bu süreçte taraflar, “haklılık” adına tartışmalar, kavgalar ve küskünlükler yaşıyor. İlerleyen
dönemlerde eşler arasında oluşan ayrılıkların en önemli nedeni partnerlerin giderek birbirlerine
yabancılaşması ve birlikte geçirilen zamanın daha az keyif vermesi olarak görülüyor. “Evlilik yorgunluğu” olarak da adlandırılan bu süreç eşler arasında yabancılaşma ve kopma sonucu ortaya çıkan fiziksel, duygusal, zihinsel yorgunluk, bıkkınlık ve tükenmişlik hali. Şiddetli geçimsizlikte
eşler arasında yoğun çatışmalar ve tartışmalarda “öfke” duygusu egemen iken evlilik yorgunluğunda eve sessizlik ve boşluk duygusu hâkim oluyor. Prof. Dr. Mehmet Sungur, “Evlilik ‘ben’i koruyarak biz
olabilmektir” diyor ve evlilik yorgunluğunda eşlerin “ben” lerini özenle korurken “biz” olmayı ihmal ettiklerini söylüyor.