Parkta otururken olanlar oldu…
Şiir okudu. Sadık Gürbüz’ün ‘’Demiri Toz Ederler’’türküsünü Almanca söyledi. Felsefe konuştuk. İşçi sınıfını konuştuk. Ölen kızını anlattı. Alman barlarını anlattı. Kitap hediye etti. 1 şişe cin içti. 1 paket Cici Bebe(Bebek maması) yedi. Gözleri doldu. 30 kalem sarma tütün içti. İçtikçe kendinden geçti. Sabaha karşı istemeye istemeye çıktım büyülü şatodan. 1 gün sonra parkta buluştuk, döner yedik, demli çay içtik, politika konuştuk, bolca küfür ettik. Aradan 1 hafta zaman geçtikten sonra her gün geldiği sokak dönercisinde karşılaştık. Şatosunda bir akşam ‘’Şamkat’’ mumu deviriyor perde tutuşuyor, kendine bir şey olmuyor ama ahşap kulübe ve içindekiler yanıyor. O gün başka hiç konuşmadı. Elinde torba benzeri bir şey vardı. Eşiyle kızının mezarına su dökmeye gideceğini söyledi. Ayrıldık. Bir daha da hiç görmedim. Çok aradım ama bulamadım. Okul gazetesinde ‘’Ardaş’ın Şatosu’’ ve ‘’Şamkat’ın Yangını’’ isimli iki yazı yazdım. Yazıları bulabilirsem siz değerli dostlarımla paylaşırım. Ardaş abi bir yerlerde okursa bu yazıyı beni ve dostlarımı kendinden mahrum bırakmayacağından eminim.