Benzemez Kimse Sana: Yeri Doldurulamayacak Bir Ses Cumhuriyetin Divası Müzeyyen Senar

Gidişinin ardından bazı insanların yerini doldurmak m-aalesef mümkün olmuyor, işte sesinde s-onsuzluğun tınıları y-ankılanan, Cumhuriyetin Divası Müzeyyen Senar onlardan biri. Türk müziğinin gelmiş geçmiş en büyük assolistlerinden biri olan Müzeyyen Senar’ı v-efatının 4. Yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.

Bursa’nın küçük bir köyünde başlayıp Atatürk’ün huzurunda şarkı söylemeye kadar uzanan bu eşsiz insanın ve benzersiz sesin yerini doldurmak m-aalesef mümkün değil. Onun sesini duyduğunuzda başka bir işle uğraşmanız mümkün değildir. Usulca arkanıza yaslanırsınız ve o pırıl pırıl sesten, benzersiz bir yorumla o şarkıyı s-onuna kadar dinlersiniz. Müzeyyen Senar kadar her yaştan insana hitap eden başka bir sanatkar bulmak z-ordur. Türk sanat musikisinin en ağır eserlerini bile her yaştan insana zevkle dinletmeyi başarmış biridir o. Bursa’nın küçük bir köyünde başlayan yaşam…

Müzeyyen Senar, 16 Temmuz 1918’de Bursa’nın Keles ilçesine bağlı Gököz köyünde dünyaya geldi. Fakir bir ailenin çocuğuydu, y-aşadıkları geçim s-ıkıntısı ailenin İstanbul’a göç etmesine sebep oldu. 1930 yılında İstanbul’a gelen Müzeyyen Senar, Mekteb-i Fakire‘de eğitim h-ayatına başladı. N-azar değdi kekeme oldu…

Müzeyyen Senar daha henüz 6 yaşındayken o dönemin türkülerini h-atasız söylüyordu. Anne ve babasıyla gittiği bir düğünde bir şarkı okudu ve ertesi gün gözlerini k-ekeme olarak açtı. Ailesiyle birlikte gitmediği doktor ve hatta hacı hoca kalmadı, ancak bir ç-are bulunamadı. Y-aşadıkları bu durumu “nazar” diyerek ç-aresiz kabul ettiler ve

Müzeyyen on yıl boyunca kekeme olarak kaldı. Ancak bu durum asla iyi bir şarkı yorumcusu olmasına e-ngel olmadı, konuşurken kekeleyen Senar şarkı söylerken adeta bir bülbül gibi şakıyordu. Yıllar sonra kekeme günleri için: “Eğer kekeme olmasaydım Müzeyyen Senar olamazdım” diyecekti. Müzik öğretmeni Müzeyyen Senar’ı keşfediyor…

Müzeyyen Senar’ın bu eşsiz yeteneğini müzik öğretmeninin gözünden kaçmadı ve annesinin de teşvik etmesiyle 1931 yılında Üsküdar Musiki Cemiyeti‘ne girdi. Senar, Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Emin Ongan ile Necati Tokyay’dan usul, nota ve makam dersleri aldı. Senar bir yıl sonra Şark Musiki Cemiyeti‘nde

(Kadıköy Musiki Cemiyeti) Hayriye Örs ve Kemal Niyazi Bey’den ders aldı. Yine aynı dönemde Yesari Asım Arsoy, Lem’i Atlı, Selahattin Pınar ve Osman Nihat Akın gibi bestekarlarla tanışan Müzeyyen Senar 12 yaşındayken İstanbul Radyosu’na girmeyi başardı. Kemal Niyazi Bey ile İstanbul Radyosu’nda şarkı söylemeye başlıyor…

1932 yılında İstanbul Radyosu’nda şarkılar söyleyen Müzeyyen Senar haftada 5 lira kazanıyordu. Müzeyyen’in programı kısa sürede radyonun ilgiyle takip edilen programlarından biri haline geldi. Böylece Müzeyyen adı çok daha geniş kitlelere ulaşmıştı.

Müzeyyen Senar genç yaşta evlenmiş ve çocuk yapmıştı, ancak bütün bunlar müzik h-ayatını hiç etkilemedi. Nasıl e-tkilesindi ki kekemelik bile onu müzikten uzaklaştıramamıştı, müzik onun için bir y-aşam biçimiydi. Türk gazinoculuk tarihinde bir ilk: Solist Müzeyyen…

Müzeyyen Senar’ın radyo programlarını dinleyen, dönemin ünlü gazinocularından İbrahim Dervişzade, gazinonun 1933 yaz sezonunun yıldızlar programına Müzeyyen Senar’ı da aldı. Ancak Senar’ın bir ş-artı vardı, fasıl değil solo program yapacaktı.

Bu şartı kabul edilince Türk gazino tarihinde ilk defa solistlik müessesesi ortaya çıkmış oldu. Solist Müzeyyen Senar gazinoda sahneye çıkıyor, şarkılarını adeta yaşayarak söylüyordu, “Haydar Haydar”, “Ormancı”, “Benzemez Kimse Sana” derken her şarkıda başka biri olarak yeniden doğuyordu. Ve Atatürk’ün ilgisini ç-ekiyor…

Müzeyyen Senar’ın billur gibi sesi, yorum kabiliyeti, radyodan yükselen nağmeleri çok geçmeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de ilgisini çekti. Müzeyyen Senar pek çok kez Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün huzurunda şarkı söyledi. İlk kez aldığı böyle özel bir davet karşısında h-eyecandan eli ayağı birbirine dolaşan Senar, salonun bir tarafında kendisi, bir tarafında saz heyeti şarkılarını seslendirdi.

Atatürk en çok “C-ana rakibi handan edersin” şarkısını beğenmişti. Yıllar s-onra Senar Atatürk’ü gördüğü o ilk a-nı ve heyecanını şöyle dile getirecekti: “Sanki bana bir asır gibi gelen yolculuktan s-onra saraya vardık. Girdiğimde bu zamana kadar görmediğim ihtişam adeta gözlerimi kör etti. Daha da ş-aşkın olmuştum. Yaveri takip ettik. Masanın kurulduğu salona girdiğim anda Atatürk’ü gördüm. Bir taraftan dizlerimin bağı ç-özülmüştü ama sanki uçuyor gibiydim. İçimden, ‘Müzeyyen bu Atatürk ve onu görüyorsun. Rüya mıydı acaba? diyordum. Hayır değildi. Atatürk’ü gördüğümde b-ayılacaktım… Yüzüne b-akamadım”. Sahnelere v-eda…

Yesari Asım Arsoy‘un Ümitlerim Hep Kırıldı, Yarim Artık Gelmeyecek parçalarını okuduğu ilk taş plağını kaydeden Müzeyyen Senar, İstanbul’un birçok ünlü gazinosunda da sahne alıyordu. Radyo programlarına 1941 yılına kadar devam etti. O yıllarda bir ilki de gerçekleştirerek, 1947’de Paris’te ilk yurt dışı konserini veren Müzeyyen Senar, uzun soluklu sanat h-ayatına, 1983 yılında İstanbul Bebek Gazinosu‘nda verdiği konserle nokta koydu. Usta sanatçı o dönemden s-onra s-on konserini ise 5 Eylül 2006’da İstanbul’daki Sepetçiler Kasrı‘nda verdi. Felç geçirip sesini k-aybediyor…

5 Eylül 2006’daki s-on konserinden sadece 21 gün s-onra, Müzeyyen Senar, İzmir’deki evinde r-ahatsızlandı. Beyin e-nfarktüsü geçirmiş, sol tarafı f-elçli kalmıştı. 2007’de, İstanbul’daki Darüşşafaka’da Rehabilitasyon Merkezi’nde Nisan ayına kadar tedavi gören Müzeyyen Senar, sol ayağının üzerine basabilecek hale gelmişti.


Bir süre Bodrum’da, kızı Feraye ve oğlu Ömer ile birlikte y-aşadı. 24 Şubat 2008’de, kızı Feraye, sevenlerine a-cı haberi verdi: Müzeyyen Senar, sesini k-aybetmişti. Ama kendisi bunu bilmiyordu…Ve bu dünyadan bir Müzeyyen Senar geçti…

8 Şubat 2015 günü, saat 07.30’da, zatürre sebebiyle t-edavi gördüğü Ege Üniversitesi H-astanesi’nde h-ayata gözlerini kapadı Müzeyyen Senar. Cumhuriyetin Divası ö-l-d-üğünde 97 yaşındaydı…

İyi ki h-ayatımıza girdin Müzeyyen Senar, iyi ki bize şarkılar söyledin…