deprem 1
Alır mı?
Teorik olarak mümkün. Ancak pratikte mümkün değil. Bir tane 7’lik deprem 32 tane 6’lık depreme karşılık geliyor. Bir tane 6’lık deprem, 32 tane 5’lik depreme; bir tane 5’lik deprem 32 tane 4’lük depreme; bir tane 4’lük deprem 32 tane 3’lük depreme karşılık geliyor. 1 milyon tane 3’lük deprem olması gerekir ki, 7’lik depremin enerjisini alsın. Bu mümkün değil. Kandilli, 1895’ten beri Marmara’da gözlem yapıyor. 120 yılda Marmara’da o kadar deprem olmamış ki…
Tsunami de gelebilir mi?
Yine tarihsel kayıtlara baktığınızda Marmara’daki depremlerden sonra tsunami olmuş. Kimi kayıtlar, surları aştığını söylüyor. Tsunami olacaktır ama aklınıza bir Endonezya fotoğrafı gelmesin. Genelde tsunamiler düz ya da ters faylarda oluyor. Marmara’da deniz tabanında tepecikler var. Depremin tetiklemesiyle meydana gelen heyelanlar dalga yaratacak. 2 metre 20 santim modelleme çalışmaları var. Marmara’da bir depremin can ve mal kayıplarına yol açacağı etki tsunamiden kat ve kat fazla olacak. Burada yapmamız gereken, deprem oldu, sahildeyseniz denizin kenarından uzaklaşmanız. Bodrum depreminde küçük bir tsunami oldu. 100 metre içeri girerek şezlongları denize aldı. Gündüz olsaydı, şezlongda yatanı denize çekebilirdi. JAPONYA’DA DA OLUYOR AMA KİMSE ÖLMÜYOR’ ŞEHİR EFSANESİ
Olası deprem senaryoları ortada. Peki bunlar göz önünde bulundurularak önlem alınamaz mı, böylece kimsenin burnu kanamadan atlatamaz mıyız?
Dünyanın hiçbir yerinde 7 büyüklüğünde bir depremde böyle iyimser bir tabloyla karşılaşmazsınız. “Japonya’da depremler oluyor ama kimsenin burnu kanamıyor” gibi ifadeler şehir efsanesidir. Tabii deprem şehir merkezine 250 kilometre uzaktaki okyanusun ortasında oluyorsa bu mümkün ama 1995 Kobe depremi, şehrin göbeğinde oldu. İsterseniz çelikten yapın binayı, o kuvvete dayanma şansı yok. Siz fayın dibindeyseniz o fay kırıldığı zaman yıkım da can kaybı da olacaktır. Tabii ki Japonya ilkokuldan itibaren afet eğitimi verilen bir ülke. Tabii ki teknolojiyi daha iyi kullanıyorlar. Önce insan hayatını gözetiyorlar. Ama sonuçta şehrin göbeğindeki bir depreme karşı koyma şansları yok.
Bununla bağlantılı olarak kamuoyunda şöyle bir algı da var: “Ne yaparsam yapayım, İstanbul’da 7.5 şiddetinde bir deprem olursa zaten taş taş üstünde kalmaz… Önlem alsam ne olacak!”
Doğru değil. Birçok bilim insanının benim gibi düşündüğünü biliyorum, inşallah biz yanılırız, yaptığımız çalışmaları, zamanımızı çöpe atarız da Marmara’da yıkıcı bir deprem olmaz. Öyle olmasını çok isterim ama mümkün değil. Bunu biliyoruz, anlatıyoruz da ama kaderci milletiz. “Allah korusun, inşallah olmaz” deriz ama Allah da size bir akıl vermiş. Aklınızı kullanmanız lazım. Örnek veriyorum. İki bina var. Biri 60 yıllık, deprem güvensiz, ayakta zor duruyor. Bir yandan da deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Aynı yerde olsalar dahi depreme karşı direnci farklı olacaktır. “Sen de öleceksin, ben de öleceğim” diyerek boş veremeyiz.
Örneğiniz bana Gölcük depreminde gördüğümüz iki binayı hatırlattı. Yan yana iki bina vardı ve birinde taş üstünde taş kalmamış, diğerinde kimsenin burnu kanamamıştı…
İşte yaşanmış bir örnek. Birinde mühendislik var, diğerinde yok. Kaderci olmamak lazım. İnsan kaderini biraz da kendi belirliyor. BUNLARI YAPTINIZ MI?
*Bir aile toplantısı yaptınız mı?
*Evde, her odada en güvenli yerleri belirlediniz mi?
*Evdeki ve binadaki alternatif çıkış yollarını belirlediniz mi?
*Tekrar nasıl buluşacağınızı biliyor musunuz?
*Büyük ve ağır mobilyaları, beyaz eşyaları ve elektronik eşyaları sabitlediniz mi?
*Mutfak dolaplarınızın kapaklarında güvenlik mandalları var mı?
*Resim, tablo gibi nesneleri duvara asarken çengel vidalar kullandınız mı?
*Yataklarınızın yanında bir çift ayakkabı, bir çift iş eldiveni ve pilleri yeni olan bir el feneri var mı?